-
KÖŞE VURUŞU
Tarih: 19-03-2025 12:43:00
Güncelleme: 19-03-2025 12:43:00
Güne, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve yakın çalışma arkadaşlarını kapsayan operasyonla uyandık. Sürpriz miydi? Çok değil. En nihayetinde yandaş medyanın günler öncesinden işaret ettiği süreç gerçekleşti. Peki bekleniyor olması durumu normalleştirir mi? Asla.
Çok uzatmadan yaşananların adını koyalım: Bu bir iktidar darbesidir.
Rejimi tahkim etmek, Erdoğan'ı bir kez daha seçtirmek amacıyla önündeki tüm engelleri kaldırmaya niyetliler. İktidar sahipleri bunun için yapamayacağı şey, denemeyeceği yol olmadığını bir kez daha gösterdi.
Bu sabah yaşananların sıradan bir operasyon olmadığı açıktır. Her ayrıntısıyla önceden hazırlanmış, gazetecisinden siyasetçisine kadar kimin ne konuşacağının belirlendiği bir süreci yaşıyoruz. Operasyonla eş zamanlı olarak internet kısıtlandı, sosyal medya çalışamaz duruma getirildi. İstanbul Valiliği, kentin tamamında dört gün boyunca eylem yasağı koydu. Metro ulaşımı kapatıldı, ana arterlere ulaşmak imkânsız hale geldi. İstanbul'da adı konulmamış bir sıkıyönetim yaşanıyor. Gerçekleşen gözaltıların hukuksuz olduğunun kendileri de farkında.
HALKTAN KORKUYOR
Seçmen desteğini kaybeden, halktan uzaklaşan iktidar, zor ve baskı gücüyle toplumu hizaya getirmeye çalışıyor. Olağan bir süreçte gerçekleşecek seçimi bırakın kazanmayı, yüzde 30'lara ulaşamayacakları gün gibi ortada.
Erdoğan ve Saray rejimi, Türkiye'nin ayrıcalıklı azınlığını temsil ediyor. Onların çıkarlarının bekçiliğini yapıyor. Ülkede seçimi, sandığı ve halk iradesini anlamsız kılacak bir düzenin peşindeler. Sistem, dokunulmaz bir yapı oluşturmayı hedefliyor; göstermelik bir muhalefet istiyorlar. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarına yapılan operasyon, iktidarın inşa etmek istediği yeni rejimin bir parçasıdır.
Saray rejiminin, Erdoğan'a sandıkta yenilecek adayı bulana kadar bu baskıyı sürdürmesi kimse için sürpriz olmamalı. Halkın rızasını alamayan, hatta ondan korkan tüm iktidarların yaptığı gibi Saray rejimi de aynı yolu seçti. Ancak çok sevdikleri ve referans verdikleri tarih, bu ve benzeri yolları deneyenlerin çöplüğüyle doludur.
HEP BERABER DİRENMEK
Bu iktidarın ülkeye sunabileceği hiçbir şey kalmadı. Siyaseten ayakta durma şansı yok. Yanına aldıklarının da yetmediği açık. Bu iktidarın yeniden ayağa kalkması, yürüyebilmesi, dahası halka umut olması imkânsızdır. Tüm muhalifler gözaltına alınsa, tutuklansa bile iktidarın içinde bulunduğu bu durum değişmez.
İktidar, bir yanı Gezi'ye diğer yanı ise olası cumhurbaşkanı rakibine uzanan büyük bir cepheye savaş açmış durumda. Ancak farkında olmadığı ya da görmek istemediği şey, savaştığı ve mücadele ettiği cephenin halkın kendisi olduğudur. Ülkenin üçte ikisinin açıkça "istemiyoruz" dediği bir iktidarın ve rejimin devam etmesi mümkün değildir.
Bu şartlar altında anayasadan, yasalardan ve adil seçimlerden bahsetmenin bir anlamı kalmadığı açık. Korkunun olduğu kadar cesaretin de bulaşıcı olduğunu biliyoruz. Kötülüğe karşı iyilik, zorbalığa karşı demokrasi, tek adam rejimine karşı halk kazanacak.
https://www.birgun.net/makale/iktidar-darbesi-608494
- Kayıt Dışı Yaşamlar!
- Gemiler Erdoğan’a, fabrika Çağlar’a: Sır küpü el değiştiriyor
- Eski adıyla Silivri, yeni adıyla Marmara Cezaevi
- Adalet yasaklanamaz, vicdan tutuklanamaz
- AKP seçim için tarihi belirledi
- Erken adaylığın adı 'prematüre'
- Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a destekte sınır yok!
- “Özgür” Suriye’nin Güvenliğinde Türkiye’nin Rolü
- Yıkım, göç, ihanet ve acının beşiği: Tel Rıfat
- Harita değiştiren operasyonda Batı Halep’e yoğun bombardıman
- Hamas, Türkiye’de parti de kurar
- Artık tereddüde bir yer kaldı mı?