-
KÖŞE VURUŞU
Tarih: 12-12-2024 12:17:00
Güncelleme: 12-12-2024 12:17:00
13 yılı aşkın süredir devam eden Suriye İç Savaşı muhaliflerin 27 Kasım 2024’de başlattığı taarruz sonucu sona erdi. Bu bağlamda Halep, Hama ve Humus çatışmalar sonucu ele geçirildi. Nihayetinde 8 Aralık 2024 tarihinde Diktatör Beşar Esed Rusya’ya kaçtı ve Şam çatışmasız şekilde muhaliflerin kontrolüne geçti.
13 yıllı aşan iç savaşın ardından 13 günlük süreç ile devrilen rejim gerisinde caydırıcılığı bulunan bir silahlı kuvvetler de bırakmadı. İç savaş öncesinde Suriye ordusunda nitelik olarak zayıf ancak nicelik olarak kuvvetli Sovyet orijinli büyük bir ordu bulunuyordu. İç savaş süresince ordunun niteliği yüksek envanteri de paramparça oldu ve tüm odağı sivillere ve muhaliflere yönelik hassasiyeti olmayan yıkıcı silahlara yöneldi.
Son yıllarda kamuoyunda Suriye İç Savaşı sığınmacılar üzerinden sürekli gündeme gelse de güvenlik açısından en çok etkilediği ülke de şüphesiz Türkiye olmuştur. Türkiye terör ve sığınmacı krizleri nedeni ile Fırat Kalkanı, Barış Pınarı, Zeytin Dalı ve Bahar Kalkanı harekâtları icra edilmiştir. Bahar Kalkanı Harekatı diğer harekatlardan ayrılmaktadır. Zira diğer harekatlar terörle mücadeleye yönelik olarak gerçekleştirilse de Bahar Kalkanı Harekatı doğrudan Rusya destekli Esed rejimine yönelik olarak gerçekleştirilmiştir.
13 yılı aşkın süredir devam eden Suriye İç Savaşı muhaliflerin 27 Kasım 2024’de başlattığı taarruz sonucu sona erdi. Bu bağlamda Halep, Hama ve Humus çatışmalar sonucu ele geçirildi. Nihayetinde 8 Aralık 2024 tarihinde Diktatör Beşar Esed Rusya’ya kaçtı ve Şam çatışmasız şekilde muhaliflerin kontrolüne geçti.
13 yıllı aşan iç savaşın ardından 13 günlük süreç ile devrilen rejim gerisinde caydırıcılığı bulunan bir silahlı kuvvetler de bırakmadı. İç savaş öncesinde Suriye ordusunda nitelik olarak zayıf ancak nicelik olarak kuvvetli Sovyet orijinli büyük bir ordu bulunuyordu. İç savaş süresince ordunun niteliği yüksek envanteri de paramparça oldu ve tüm odağı sivillere ve muhaliflere yönelik hassasiyeti olmayan yıkıcı silahlara yöneldi.
Son yıllarda kamuoyunda Suriye İç Savaşı sığınmacılar üzerinden sürekli gündeme gelse de güvenlik açısından en çok etkilediği ülke de şüphesiz Türkiye olmuştur. Türkiye terör ve sığınmacı krizleri nedeni ile Fırat Kalkanı, Barış Pınarı, Zeytin Dalı ve Bahar Kalkanı harekâtları icra edilmiştir. Bahar Kalkanı Harekatı diğer harekatlardan ayrılmaktadır. Zira diğer harekatlar terörle mücadeleye yönelik olarak gerçekleştirilse de Bahar Kalkanı Harekatı doğrudan Rusya destekli Esed rejimine yönelik olarak gerçekleştirilmiştir.
Esed rejiminin devrilmesi sonrası Suriye’de geçiş hükumeti kurulasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Rejim ordusunun terhis edilmesi yönünde çalışmalar yürütülürken ülkenin yasal savunma mekanizmasının nasıl kurgulanacağı ise henüz belli değil. Ancak Suriye’de yeni bir düzen kurma çabaları sürerken İsrail’in Suriye’ye yönelik askeri operasyonları da hız kazandı. “Hız kazandı” denilmesinin sebebi İsrail’in son beş yıldır özellikle İran ve Hizbullah’ın Suriye’deki alt yapısı olmak üzere sürekli olarak Suriye’deki askeri hedefleri vurması. Bu saldırıların net sayısı bilinmese de son 5 yılda yüzlerce saldırı gerçekleştirildiği belirtilmekte. Bugün ise Esed rejimi devrilmesinin ardından İsrail’in Suriye muhalefetinden daha çok çekindiği görülmekte. Zira İsrail Esed’in devrilmesinden sonra ilk olarak daha önce hiç vurmadı Suriye İstihbaratı yani Muhaberat’ın binalarını vurdu. Henüz muhalifler tarafından yeni hükumet kurulmadan dahi İsrail iki günde 250 hedefe saldırı gerçekleştirerek Suriye’de rejimden kalan askeri alt yapıyı önemli ölçüde imha etti.[1] Özellikle hava savunma sistemi, savaş uçakları, helikopterler ve mühimmat depolarını imha etti. İsrail ayrıca 57 yıldır işgal ettiği Golan Tepeleri’nin güvenliğini bahane ederek “tampon bölge” iddiası ile Suriye topraklarında 7-14 km derinliğinde ilerleme kaydetti ve işgalini genişletti. [2]
İsrail’in saldırılarının hangi noktaya ulaşacağı belli olmamakla birlikte zaten 13 yıllık iç savaş süresince alt yapısı önemli ölçüde çöken Suriye’nin toparlanması daha da zorlaşacaktır. İsrail’in saldırılarının siyasi hedefleri tartışmaya açık olmakla birlikte yıllardır Esed Rejimi ile masa altından çeşitli kirli ortaklıklar yapan İsrail’in yeni dönemde 13 yıllık savaş tecrübesi bulunan muhalif savaşçıların güçlenmesinden çekindiği açık bir gerçekliktir. Önümüzdeki döneme bakıldığında Suriye’de hükumet kurulsa dahi şu başlıklar çok ciddi biçimde zorluklar içerektir:
- YPG/PKK terör örgütünün ülkeden sökülmesi ve merkezi hükumet yapısının sağlanması,
- Gayrinizami bir şekilde örgütlenmiş muhalif savaşçıların durumu,
- Muhalif savaşçılarının ne kadarının düzenli orduya geçeceği,
- Ülkenin iç güvenlik mekanizmasının nasıl kurgulanacağı,
- Güvenlik boşluğundan faydalanmak isteyen örgüt ve ülkelerin oluşturacağı sorunlar,
- İsrail gibi saldırgan ülkelere karşı caydırıcılığın sağlanması
Tüm bu maddeler incelendiğinde Esed sonrası dönemin o kadar da kolay olmayacağı görülmektedir. Zira muhalif güçler arasında en güçlü yapılardan biri olan HTŞ’nin Türkiye dahil dünya tarafından terör örgütü olarak tanınması da önemli bir sorun teşkil etmektedir. HTŞ’nin terör örgütü tanımından çıkabilmesi “terör” nitelemesine neden olan unsurlardan temizlenmesi için gereken sürecin yürütülmesi gerekecektir. Örgüt henüz Esed devrilmeden önce bu yönde bir dönüşüme gidileceğini belirterek 13 günlük taarruz süresince sürekli yapıcı açıklamalarda bulunarak buna zemin hazırlamış olsa da kamuoyu nezdinde bunu sağlamak zorlu bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Suriye Sahası
Suriye İç Savaşı’nın başlangıcından bugüne Suriye halkının haklı talebi ile muhalifleri destekleyen Türkiye’nin yeni süreçteki rolü de sahayı doğrudan etkileyecek. Zira Rusya ve İran Rejim’in yıkılışı ile sahadan çekildi ancak ABD YPG/PKK terör örgütünü DEAŞ’a karşı destekleme bahanesi ile varlığını sürdürürken İsrail ise muhaliflerin pozisyonundan korkarak pervasız saldırılar icra etmektedir.
Son yılarda Suriye sahası üstteki grafikte görüldüğü üzere çok oyunculu ve yoğun çatışma ortamdır. Rejim, Rusya ve İran’ın sahadan büyük ölçüde çekilmesi ve muhaliflerin rejime karşı zafer kazanması ile Türkiye’nin sahadaki etkisi ve önemi artarken karşı karşıya kaldı tehdide karşı denge mekanizması da başkalaşım geçirmiştir. Rusya ve ABD arasındaki denge yerini ABD karşısında muhalifler üzerindeki etkisini kullanma yönünde değiştirmiştir. Ayrıca İsrail ile doğrudan karşı karşıya gelme ihtimali astronomik olarak artmıştır.
- Kayıt Dışı Yaşamlar!
- Gemiler Erdoğan’a, fabrika Çağlar’a: Sır küpü el değiştiriyor
- Eski adıyla Silivri, yeni adıyla Marmara Cezaevi
- Adalet yasaklanamaz, vicdan tutuklanamaz
- İktidar Darbesi
- AKP seçim için tarihi belirledi
- Erken adaylığın adı 'prematüre'
- Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a destekte sınır yok!
- Yıkım, göç, ihanet ve acının beşiği: Tel Rıfat
- Harita değiştiren operasyonda Batı Halep’e yoğun bombardıman
- Hamas, Türkiye’de parti de kurar
- Artık tereddüde bir yer kaldı mı?